Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Temmuz 2015 Pazar

ZAMAN AKIŞI




Zamanın başlangıcı nedir  diye sorulan bir sorunun cevabı ne olurdu. Zaman denen şey nedir. Bir önceki yazımda sorunun kaynağının bilinmesi gerekli demiştim. Kaynağı bilinmeyen sorunlar çözümlenemez değil mi? Zamandan bahsediyor isek zamanın ne olduğunu bilmemiz gerekiyor. Zaman maddenin farklı hallerinin tespiti için verilen isimdir. Bir madde için değişim söz konusu değil ise o madde için zaman kavramı yoktur. Kısaca zaman gözlem ile ilgili bir kavram. Gözlemleyen kimse yoksa ve değişim durumu söz konusu değil ise o şey için zamandan bahsedilemez. Soruya dönecek olursak zamanın başlangıcı dediğimiz anda maddenin ilk hali anlaşılır. İlk madde ve bu ilk maddenin ilk hali nedir diye sorulan bir sorudur zamanın başlangıcı. Fakat zaman ile ilgili şöyle bir detay var. Zaman her gözlemciye göre farklı bir akıştadır. Yani maddenin değişimlerini Gözlemleyen varlıklar aynı şekilde gözlem yapamadıkları için zaman her birisi için farklı akar. Eğer gözlem hızı yavaş ise zaman hızlıdır . Gözlem hızı fazla ise zaman yavaştır. Işık ve insan örneğini bunun en belirgin örneğidir. Biz bir saniyede ancak 1 adım atabiliriz. Ama ışıktan yapılma bir varlık olsaydık. 1 saniyede dünyada 7 tur atardık. 1 saniyede bir adım atan biri ile karşılaşsaydık ona ne kadar yavaş olduğunu söylerdik. Hızımız arttığı için diğer canlıların hareketi bize çok yavaş gelecekti. Çünkü az zamanda çok gözlem yapan ışıktan canlı için zaman yavaştır. Zaman ve gözlem gözlemcinin durumunu belirtir. Bir gözlemci gözlemlediği şeyi anlatmaya başlarsa o gözlemcinin durumu ve gözlem hızı anlaşılır. Buradan da farklı anlatımlar çıkar. Ancak bulunan sonuç gözlemciye göredir. Her gözlemci için durum farklı olacaktır.aşağıdaki video sanırım konuyu özetliyor.



SORUNUN KAYNAĞI







Birçok kez farklı sorunlar ile karşılaşıyoruz hayatımızda .Bir sorunu çözmek için farklı kaynaklar ve yöntemler kullanmaya gerek duyuyoruz.Tabi bu yöntemlerde bilgimiz kadar oluyor.bilgimizin yetersiz kaldığı noktada ise 2 durum söz konusu oluyor.Birinci duruma göre olayın çözümsüz olduğunu kabul edeceğiz veya ikinci duruma göre başka çözüm yolları arayacağız.İkinci seçeneğe göre çıktığımız yolda alternatif çözüm yolları araken sorunun kaynağına inmek gerektiğini hatırlatmak istedim sadece ve sorunun ana kaynağı bilinirse yapılması gerekenler ve çözüm yolları zaten kendiliğinden oluşacaktır.Bunu bir misal ile anlatmaya çalışayım.Bir erkek ve dişi olarak iki böcek ve yeteri miktarda yiyecek koyalım.sonrada bu böceklerin zaman içinde neler yapacaklarını düşünelim.Önce böcekler yeterli yiyecek ve alan olduğundan üreyeceklerdir,ortalama bir böcek 28 adet yavru doğurur ve bu doğurma süreci 1 ay içinde olur.İkinci aya girdiğimizde elimizdeki böcek sayısı artık 30 tanedir.Bunu her aya katlayarak gidersek 5 ci aydan sonra böcekler için yeterli miktarda yer ve yeteri miktarda yiyecek kalmadığından kendi aralarında savaş ve ölüm olacaktır.3 veya 4 ayda bu türdeki kişilerle iletişim kursaydık.birbirlerinden ve yaşadıkları toplumdan şikayet ettiklerini söyleyeceklerdi,ama asıl sorun kendileri ve ya toplumları değildi.Asıl sorun yaşam alanının darlığı ve yiyecek sorunuydu.Bu sorunun kendisinden dolayı diğer sorunlar ortaya çıkmış oluyor.Buraya kadar anlattıklarımı şu sebeb den anlatıyorum.Bir sorunun kaynağı bilinmez ise o sorunun çözümü bilinemez.sorunun şuan görünen haline bakarak kaynağının görünen o şekli olduğunu düşünmek sorunun kaynağını araştırmayı engeller.Her sorun bir kaynak ile oluşur.Kaynağı bilinmeyen sorun hiç bir zaman çözüme ulaşamaz.Bunu görsel olarak da aşağıdaki videoda anlattım.