Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

4 Eylül 2014 Perşembe

ENTROPİ 1 BÖLÜM




Entropi, bir sistemin mekanik işe çevrilemeyecek termal enerjisini temsil eden termodinamik terimidir.Lakin bu sözü anlamamış olabilirsiniz.Hani bir söz vardır değişmeyen tek şey değişikliktir diye,işte o sözü açıklayıcı olan bir terim bu entropi.Ancak bunu daha detaylı anlatmak gerekirse fen bilimlerinin en önemli yasası her şeyin yıprandığını söyleyen yasadır.Mevcud durumumuza göre canlılar yaşlanır ve ölür, otomobiller paslanır ve evrendeki düzensizlik artar. Düzensizliği bilim adamları Entropi adı verilen nicelik ile ölçmüşlerdir.Ünlü bilim adamları sistemlerdeki düzensizlik arttıkça, entropi de artar demişler ve bu durum faydalı (iş yapabilir) enerji miktarını azaltıp ve faydasız enerjiyi (entropi) arttırır.Lakin eğer bir sistem tamamı ile düzenli ise entropisi sıfır olabilir.İnsanların ve diğer canlıların kurdukları düzenlilikleri artırmak değil azaltmak eğiliminde olması ve benzeri bir takım olgular, entropi yasasına onun bilimsel tanımını aşan anlamlar yüklenmesine önayak olmuştur. Ludwig Boltzmann'ın ünlü denkleminde S = k log W entropi, S, bir sistemin girebileceği mikroskopik durumların sayısı, W, yoluyla tanımlanır.Lanse edilen duruma göre entropi, enerji gibi korunan bir özellik değildir ve bütün enerji değişimlerinde çevre ile sistemin entropi değişimlerinin toplamı daima pozitiftir. Ancak bu da evrendeki toplam entropinin sürekli artmasına sebep olur.
Hadiselere göre Dünya'daki yaşam Güneş'ten gelen Entropiyle beslenir. Bitkiler büyümeleri için gerekli enerjiyi güneş ışığından aldıkları zaman evrene bir miktar düzen katılır ve bu nedenle entropi azalır. Fakat Dünya'daki bu entropi(belirsizlik) azalması, bütün bir evrendeki entropi artışı yanında küçücük kalır Güneş'in yıpranma oranı, dünyamıza kattığı düzene göre çok büyüktür.Özetlemek gerekirse kainatta her şey, kendini minimum enerji ve maksimum düzensizliğe çekmek ister.örnek vermek gerekirse yukarıdan bırakılan bir taş, aşağı düşmek ister. Çünkü aşağı dediğimiz nokta, yukarı dediğimiz noktadan daha düşük bir enerji seviyesine sahiptir.Demir bir kaba sıkıştırılan bir gaz kendini dışarı atmak ister. Çünkü dış ortamdaki gazlar daha düzensizdir.Kısaca maddenin düzensizliğe doğru eğilimi vardır.bu düzensiz yapının varacağı son nokta ise ölümdür.yani yaratılan her madde ölüm ile programlanmıştır.buraya kadar anlatılan konu aslında hayatlarımızın bir özeti .Düzensizlikten oluşup düzen almış canlılarız ve yaşadığımız süre içinde muhakkak bir şeyleri düzeltip düzene koymaya çalışırız.Eğer düzene koyacağımız şeylerde bir ölçü yok ise o şeyin düzenli olması elbetteki beklenemez ve ne kadar düzene koyarsak koyalım bir gün mutlaka düzenini bozacak.Düzenin bozulma olayına ölüm demek daha doğru olur çünkü bir şeyin düzeninin tamamen bozulması o şeyin ölmesi demek olur.Eğer düzenin bozulması ölümse düzene koymayada hayat diye biliriz.makinenin parçalarını bir araya getirmek makineye hayat vermek gibidir ve makinenin parçalarını ayırmakta onu öldürmek gibidir.maddi kavramlardaki bu durum manevi kavramlar içinde geçerlidir.bunuda bir sonraki yazımda daha detaylı anlatacağım inşallah.