Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

28 Nisan 2014 Pazartesi

BENZERLİKLER VE TEMELLER

 İnsanlar ne kadar  farklı olsalar da aslında temellerde birler. Yapısal olarak bakınca beden dünyayı temsil ediyor.Yani dünya ile aynı benzer özelliklere sahip.Misal olarak kıllarımız bitkilerin,beden toprağın taklidi gibi. Kan damarları toprak altında akan yeraltı kaynakları,mikro organizmalar veya hücreler bu toprakta yaşayan canlılar sanki, küçük bir dünyayız hepimiz .Yaratılışımız dünya ile benzerlikler taşımakta 4 temel elementte var.Ancak benzerlik olması asıl olanın kim olduğu sorusunu getiriyor akla,asıl olan biz miyiz? Yani dünyamı bizden kopyalandı yoksa biz mi dünyadan kopyalandık? Bu sorunun cevabı olarak insan topraktan yaratıldı cevabı yeterli olur sanırım.Peki bu benzerlikleri bilmenin bize ne faydası var derseniz aslında müthiş derecede faydası var diye bilirim. Çünkü misal olarak ,otların kurumaması için düzenli olarak sulanması gerekli ayrıca gerekli maddeleri topraktan almalı,bu örnekten yola çıkarak şunları diye bilirim ki,eğer saçlarınızın dökülmemesini istiyorsanız düzenli olarak nemlendirmeli ve kılların saç derisinden gerekli maddeleri alması için saç diplerinizin tıkanmaması gerekli,ayrıca toprak misali olan derininde gerekli maddeleri saça vermesi lazım ki saçlar dökülmesin.Kısaca bu örneklerden anlaşılacak en temel şey şu olur,doğayı ve dünyayı gözlemlememiz gerekiyor.Doğada olan olayların benzerleri vucudumuzda oluyor,çaresiz gibi görülen hastalıkların çaresi bu şekilde incelemek ve gözlemlemekte yatıyor.İnsan topraktan yaratıldığı için asıl olanda meydana gelen olaylar benzer özellikler taşıyan bizlerdede vukuu bulacaktır.Her insanı farklı bir dünya veya farklı şekilde bir araya gelmiş canlılar kümesi olarak düşünmemiz gerekli.Yani örnek olarak bu dünyaların birinde olması gereken nehirler az akıyor ve buna kansızlık deniliyor,veya nehir yatağı dar buna damar daralması deniliyor veya sular donuyor gereken ısı miktarı düşüyor buna ısı kaybı veya donma diyoruz.Nehirler azalırsa su takviyesi gerekir ,bunun benzeri olarakta kansızlık çeken kişi ya kan yapıcı maddeler alacaktır veya kan takviyesi yapılacaktır.Nehirin daralması ya dışarıdan müdahale ile açılacak veya suyun içine asit benzeri madde atacaksınız .Kan damarları daralırsa ya ameliyatla damar genişletilecek veya ilaç verilip damarlar genişletilecek.Isı düşerse yeraltı kaynağı ile beslenir veya ısıtılmak için hareket ettirilir.Çünkü akan su donmaz durgun su donar,bedende hareket halinde akan nehir gibi olur ve ısı artar.En temelleri verdiğime göre bu örneklerden yola çıkarak kendi bedenlerimizi tanımak için doğayı ve yaratılanı tanımak gerektiği anlaşılmıştır sanırım. Örnekler çoğaltılabilir eminim ki düşünürseniz daha çok şeyler bulabilirsiniz.

15 Nisan 2014 Salı

VERİ TABANI



Yaşımız ilerledikçe vucüdumuz da değişimler olur.boy uzar ,dişler değişir,ses değişir,yüz yapısı değişir ve bunun gibi daha bir çokları.Peki değişim ne zaman duruyor diye soran pek olmuyor.Erişkinliğe gelince kemale ermiş sayıyor kendini kişi.Aslında başlanan bir yolda yürüme kıvamına gelmişken, kişi kendini kemalatta sanıyor.Zaman geçip yaş ilerledikçe geçmişte yaptığı hataları görüp ders almaya çalışıyor.Peki bu düşünce yapısı yani beyinin olayları algılaması beynin gelişimi ne kadar sürecek diye bakarsak en zirvesi yaşlılıkta oluyor.Ancak pek uzun sürmüyor,yani tüm yaşam tecrübemiz yaşlılıkta elimizde iken ya bunama veya ölüm ile son buluyor.Tüm bu değişimler olurken fikriyat olarak aynı yerde kalmak zamanın ve değişimin gerisinde kalmak pek tabiki yanlış olacaktır.Zaten yaşlı insanlar ile aramızda fark olmasının bir sebebi de  ,onlar ellerindeki bilgi ile bizim yaşadığımız zamana ayak uyduramaz ken ,bizlerde değişen zamanda elde ettiğimiz tecrübeleri onlarda göremiyoruz .Bu sebebler den de kuşaklar arası fark çıkıyor.Kısaca özetlemek gerekirse veri tabanları farklı nesiller pek tabiki anlaşamayacaklardır.Ortak bir veri tabanı bulunmadığı sürece toplumlar arasında farklar artacak ,hatta savaşlar görülecektir.Buraya kadar anlatılanlar tüm zamanlarda ve tüm dünya tarihinde savaşların çıkma nedeni.Yani veri tabanı farklı olan nesiller ,toplumlar ve bireyler anlaşamazlar.Birisinin sahip olduğu bilgi diğerinde olmazsa, bilen ile bilmeyen arasında anlaşmazlık çıkacak ve birisinin iyi dediğine diğeri kötü diyecektir.Peki çözüm nedir derseniz bu olayın çözümü yok.Genelde insanlar anlattığım sorunu çözmek için savaş yöntemini kullanmışlar ,yani baskın olan tür diğer türü yok etmiş,böylece yeni bir zemin oluşturulmuş.Pek tabi ki bir çözüm değil ve olmayacak,insanın olduğu yerde savaşın olmaması mümkün değil,savaş kaçınılmaz.Ama bir çözüm yolu daha var .Tüm kişileri aynı veri tabanında buluşturmak?eğer tüm insanlar aynı veri tabanında buluşurlarsa savaş ortadan kalkacaktır.fakat  mümkün değil.Ancak ahirette mümkün olacak.Tüm cennet veya cehennem ehli aynı düşünce yapısında olacak .Orada savaş olmamasının bir nedeni de bu.kısaca eğer insanlar ile anlaşmak ve hayatın güzelleşmesini istersek.ya biz konuştuğumuz kişilerin seviyesine ineceğiz veya onları kendi seviyemize  çekeceğiz.

12 Nisan 2014 Cumartesi

SIFATLANDIRMA



Yaşadığımız toplumda insanlar sürekli bir şeylere sıfat takarlar.Misal olarak yakışıklısın veya güzelsin gibi sıfatlar verirler.Yine bunun gibi  çalışkan veya tembel derler .Peki bu sıfatlar konulurken ölçü nedir?Neye göre, kime göre yakışıklıyım veya çalışkan kime göre, hangi ölçüye göre tembeliz?Genelde bu tür soruların cevapları içinde bulunduğunuz, muhatap olduğumuz kişilere göre oluyor.Zaten bu sözlerin söylenmesindeki amaç sizi bir şeylere yönlendirmektir.Televizyonda reklamı olan kozmetik markası birini çıkarır ve size bir ölçü verir,güzellik böyle bir şey der.Bunun arkasından bu reklamı seyredenin güzellik anlayışı olarak bu oluşur, ve sizi bununla ile karşılaştırır, siz bu kıyasa uymuyorsanız güzel değilsinizdir,veya çalışkan değilsinizdir.Peki gerçek ölçüler nelerdir ?buraya kadar anlatılan ölçüleri sizi kullanmak isteyen insanların belirlediğini anlmışsınızdır sanırım.Yani ben birini çalıştırmak istiyorsam ona bunu istetirim ve ona bir ölçü veririm.Karşıdaki kişide bu ölçülere uyarak benim istediğimi yapmış olur.Sana güzelsin diyorsam veya yakışıklısın diyorsam ,bu sıfatları sana takmamdaki amaç güzelliğinden veya yakışıklılığından istifade etmek veya kullanmaktır.Çünkü sana kozmetik ürünü satınca kozmetik sanayi,giysi satınca giyim sanayi,ayakkabı satınca ayakkabı sanayi,lüks bir yerde yiyince gıda sanayi kazanacak.Bu yüzdende size sıfatlar verip pohpohlayacaklar.Güzel kızlar bu meyva suyunu içer ,burada yemek yer ,bunu giyer,bu tip erkeklerle çıkar,bu marka telefonu kullanır ve daha niceleri.İnsanlar tarafından verilen sıfatlara o kadar kendimizi kaptırırız ki bazen, insanlardan bu sıfatları duymayınca sinirlenir ,kızar ,kötü tepkiler verir o günümüzü mahvederiz.Birisi yolda giderken ne salak adam desin o gün artık akşama kadar o söz aklımızda dolanıp durur.Çünkü bizde olmayan bir sıfatla bize hitap etmiş veya sıfat takmıştır.O adamın aptal demesiyle aptal olmuyoruz ancak bu sözede tahammül edemiyoruz .Çünkü sıfatlandırma bilincimiz insanlara göre ayarlanmış.Belkide bu kadar kafamıza takmasak insanların verdiği sıfatları,daha güzel  ve daha özgür bir hayatımız olacak.Birilerinin istediği gibi bir hayat süreceğimize mutlu ve huzurlu bir hayatımız olacak.hani bir söz var insanları kandırmak kandırılmış olmalarına inandırmaktan daha kolaydır.sanırım konunun özü bu.